Recep Çalı
YEREL YÖNETİCİ/YEREL BASIN DAYANIŞMASI ŞARTTIR

 Uzun süredir üretmeyen bir ekonomi ve kontrolsüz borçlanma ile yaşıyoruz. Sonucu da bugünkü ekonomik sıkıntılar elbette. İktidar sahipleri ise hala dış güçler, ekonomik saldırı, beka sorunu tarzında söylemlerle halk nezdinde popülaritesini kaybetmeme mücadelesi sürdürüyor. İnsanlarımız ise evine daha az yiyecek götürmek, çocuğuna daha az para harcamak zorunda kalıyor. Hatta kredi kartlarını ödeyemez durumda olan pek çok kişi ülkemizdeki işsizliğin bilinci ile işi olduğuna şükrederek borçtan kurtulmanın mümkün olabileceği günleri bekliyor. Umudu giderek azalsa bile.

Herkesin bildiği bu gerçeklerden çok ben medya/yayın dünyasının sıkıntılarını konu etmek istiyorum. Biliyoruz ki son zamanlarda ülkemde gazeteciler çok önemli sıkıntılar yaşıyor. Basının özgür olmadığı, sansüre uğradığı, iktidarın medyası haline geldiği gibi tartışmalara hiç girmeyeceğim. O konular ve ana akım medyanın durumu tarafsız yayıncılık yapan aktörlerce pek çok kez tartışılıyor. Benim kastım yerel basın başta olmak üzere gerçekten halkın haber alma özgürlüğünü sağlayabilmek adına maddi ve manevi sıkıntılar içinde gazetecilik yapan, gazetecilik dışında bir meslekle hiç ilgilenmeyen bir avuç emektarın sorunlarını hatırlatmak.

Gazetecilik için elbette eğitim gerekli ama habercilik etiği, biraz yazı yeteneği ve en çokta halkın içinde gerçeklerle yaşayabilme becerisi ister.

Neyi nasıl aktaracağını kendi görüş, yaşam biçimi ve beklentisinden çok halkın bilinç düzeyi ve yaşadıklarına göre şekillendirebilendir gerçek anlamdaki gazeteci.

Bu kadar önemli bir görevi yapan gazeteciler ve gazetecilik zorda. Yasama, yargı ve yürütmeden sonra dördüncü kuvvet olarak kabul edilen gazetecilik (medya) artık baskı yapacak kağıt bulamıyor. Seka kağıt fabrikalarının satılması ile sektör tam olarak dışa bağımlı hale gelmiştir. Plansız ve programsız tüketim ekonomisinin zorlaması, değer kaybeden paramız ile birlikte de yepyeni bir açmaza düştü. Artık yazdıklarını basamayan bir medyamız ve hatta yayınını basmaktan vazgeçen, dijitalleştiren bir Resmi Gazetemiz var. Evet, yanlış duymadınız, kanunlarımızın, yönetmelik ve genelgelerin, pek çok hükümet ve devlet görevleri ile kararlarının yayınlandığı Resmi Gazete kâğıt krizi nedeni ile basılamıyor. Düşünüyorum acaba bilinçli bir tercih mi bu? Zaten size gerek yok gidin dijitalde cebelleşin demek istenmiş olabilir mi acaba?

Neyse konuyu dağıtmayalım, belkide “Şu okullar olmasa milli eğitim ne güzel yönetilir.” Der gibi “Şu kağıt olmasa gazetecilikte sorun olmaz” diye bir düşünceye mi kapılındı?

Böyle bir durumda zaten maddi ve manevi sıkıntılar içinde ayakta duramayan yerel basın mensupları ve aktörleri tamamen korunaksız kalmıştır. İşte bu nedenle yerel basın daha önemli sıkıntılarla baş başadır. Yerel yönetimlerin artık bu konuya daha çok vakit ayırmak ve yerel halkın bilinçlenmesi ile yerel basının yaşatılması amacına hizmet edecek, sosyal etkiler yaratacak ve basın adına gelir getirecek projeler üretmek zorundadır.  

Ebedi önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.” Görüşünü yerine getirebilmek, gazetecilerin mesleki ve ahlaki görevleridir. Sırf bu nedenle dahi ayakta kalabilmeleri adına desteklenmesi gereken önemli mesleklerdendir.

Saygı ve sevgi ile kalın.

Yayınlanma Tarihi : 2018-09-25 00:47:00
Okunma Sayısı : 1208
/upload/files/683f608772ee8.jpg

Recep Çalı Diğer Yazıları